18 Ekim 2015 Pazar

mhtp

vidwo

Kendimi Tanıtayım :)


Herkese Merhaba;

Benim adım Mehtap. KTÜ BMYO işletme öğrencisiyim. Aslen Trabzon'lu olmama rağmen İstanbul'da yaşamaktayım. Bu sene okulum için Trabzon'a geldim.

Ailenin en küçük kızıyım.Annem ev hanımı babam ise müdür. Biraz kendimden bahsedeyim; Ben kitap okumayı , yazı yazmayı , müzik dinlemeyi; boyana yapmayı , gezmeyi, film izlemeyi severim.

Fobilerim ise; kapalı alanda kalmak ve böceklerdir.
Umarım bloğumu severek takip edersiniz...

İSTANBUL'UN MEŞHUR YEMEKLERİ

İSTANBUL'UN YEMEKLERİ


İstanbul mutfağı, Dünyanın önde gelen mutfaklarındandır. İmparatorluk başkenti olan kente ülkenin her yanından gelen malzemeler, ustalar, tarzlar, ve lezzetler Osmanlı Türk mutfağının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İmparatorluk mutfağının devamı olan ve yeni tatlara açık olan Osmanlı mutfağı her gün zenginleşmektedir. 

İstanbul mutfağında, kuzu, koyun veya dana etine ilave edilen çeşitli sebzeler esas yemeklerdir. Pilav, börek çeşitleri, bulgur, kuru fasulye, zengin zeytinyağlı sebzeler yan öğünler olarak servis yapılır. Köfte ve şiş kebabı, döner kebap veya acılı, yoğurtlu, patlıcanlı diğer kebap çeşitlerinin makbulleri özel kebapçılarda bulunur. Hamur tartları, baklava, kadayıf ve benzerlerinin hakiki lezzetlisi, bu işi bazen birkaç nesildir devam ettiren küçük dükkanlardan temin edilir. 

İstanbul’da da çeşitli milletlerin lokantaları mevcuttur. Fast-food, hızlı atıştırma servisi veren çok sayıda mekan mevcuttur. Ancak lezzetli yöresel yemekler tipik lokantalarda tadılır. Her ikisi de süt rengindedir: 

Meşhur Türk Kahvesi, küçük fincanlarda sade veya şekerli misafirlere her firsatta ikram edilir. “Bir fincan kahvenin 40 yil hatırı vardır” sözü kahvenin Türkler tarafından bilinen kıvamı ile kullanılmaya başlandığı 16. yüzyıldan beri söylenmektedir.

İSTANBUL'UN MEŞHUR YEMEKLERİ

Bir zamanlar İstanbul, semtten semte değişen meyveleri, sebzeleri, yemekleri ve hatta sularıyla dünyanın en zengin sofralarının kurulduğu bir diyarmış. Belki bunlardan bazılarını siz de duymuşsunuzdur: Mesela "Çengelköy'ün hıyarı", "Kanlıca'nın yoğurdu", "Vefa'nın bozası" gibi. Meğer İstanbul mönüsü şiir lezzetinde bu tatlardan ibaret değilmiş.

Cumhuriyet'le başlayıp olanca hızıyla halen devam etmekte olan "İstanbul yıkıcılığı"na kurban verdiğimiz bu ince ayrıntıları kesip saklamanız, ileride çocuklarınıza öğretmeniz amacıyla sizler için ayıkladım.

İSTANBUL'UN SEBZE VE MEYVELERİ

1. Gümüşsuyu'nun baklası
2. Bayrampaşa'nın enginarı
3. Yedikule'nin yağlı göbekli marulu
4. Langa'nın hıyarı
5. Kartal'ın pırasası
6. Çengelköy'ün badem gibi salatalığı ve kayısısı
7. Kemer'in patlıcanı
8. Arnavutköy'ün çileği
9. Kavak'ın inciri
10. Sultanselim'in kocaman beyaz inciri
11. Yakacık'ın, Erenköy'ün Pembeçavuş ve Alpehlivan üzümü
12. Beykoz-Dereseki'nin fasulyesi, cevizi
13. Vaniköy'ün vişnesi, Akhafız can eriği
14. Beykoz'un cevizi
15. Ayaspaşa'nın beyaz, tatlı kara, ekşi kara dutları

İSTANBUL'UN MEŞHUR SULARI

1. Sarıyer'in Çırçır, Hünkâr, Fındık, Kestane suları
2. Beykoz'un Sırmakeş, Karakulak, Taşdelen, Çubuklu suları
3. Kanlıca'nın Göztepe suları
4. Yakacık'ın Ayazma, Kolu, Vezirçeşmesi, Hacı-kahya, Çalkantı suları
5. Kartal-Soğanlık'ın Çarşı suyu
6. Emirgan'ın Kanlıkavak suyu

İSTANBUL'UN MEŞHUR YEMEKLERİ

1. Eyüp'ün kebabı ve kaymağı
2. Beykoz'un paçası
3. Sultanahmet işkembecinsin terbiyeli şirden çorbası
4. Karaköy fırınının saray lokması ve kuru-poğaçası
5. Kanlıca'nın yoğurdu
6. Üsküdar-Şemsipaşa'nın turşusu
7. Vefa'nın bozası
8. Çekmece'nin dört parmak eninde taze balık yumurtası
9. Boğaz'ın uskumrusu, lüferi ve turfanda kalkanı
10. Hacıbekir'in akide ve latiflokumu
11. Sultanahmet'te Şekerci İbrahim Efendi'nin badem ezmesi ve sakızlı lokumu
12. Samatya-Narlıkapı ve Danca'nın çirozu
13. Arnavutköy'ün akıntı istiridyesi
14. Moda fenerinin ıstakoz ve pavuryası

15. Sarıyer'in özel kabak böreği
Eyüp'ün kebabı

Sarıyer'in özel kabak böreği

Hacıbekir'in akide ve latiflokumu

 Vefa'nın bozası


GALATASARAY TARAFTARIYIM

GALATASARAY







Galatasaray Spor Kulübü merkezi İstanbul'da olan, özellikle Galatasaray Futbol Takımı ile tanınan spor kulübü.
1905 yılında Ali Sami Yen ve arkadaşları tarafından, öğrenci oldukları Galatasaray Lisesi'nde kurulan kulüp, futbol branşında 20 kez Lig şampiyonu olmuş, 16 kez Türkiye Kupası ve 14 kez de Türkiye Süper Kupası kazanmış; 2000 yılında da UEFA Kupası'nı ve UEFA Süper Kupası'nı kazanmıştır. Ligde dördüncü yıldızı takan ilk takımdır.
2004 yılında Polonya'nın Poznań şehrinde gerçekleşen 23 Yaş Altı Dünya Kürek Şampiyonası'nda yarışan İhsan Emre Vural ve Ahmet Yumrukaya ikilisi, hafif kilo iki tek kategorisinde şampiyon olarak, Türkiye'nin kürekteki ilk şampiyonluğunu kazandırdılar.
2008 yılında Galatasaray Tekerlekli Sandalye Basketbol TakımıIWBF Şampiyonlar Ligi finalinde Alman rakibi RSV Lahn-Dill'i 63-51 yenerek şampiyon oldu. Daha sonra Galatasaray, Japonya'da düzenlenen Kıtalararası Kitakyushu Kupası'nda Kanada'nın British Columbia takımını 77-62 mağlup ederek, namağlup şekilde şampiyon oldu. 2012 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçında Almanya'nın RSV Lahn-Dill takımıyla karşı karşıya geldi. Mücadeleyi 65-79 kaybederek Avrupa ikincisi oldu.
2009 yılında ise Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, Eurocup finalinde İtalya'nın Cras Basket Taranto takımını 82-61 yenerek Avrupa Şampiyonu unvanını aldı.
2013-2014 sezonu Euroleague Women 8'li finalleri için Rusya'nın Ekaterinburg şehrindeki turnuvada grubunu 2. sırada bitiren Galatasaray Odeabank yarı finalde ev sahibi UMMC Ekaterinburg'u 77-70 yenerek tarihinde ilk kez finale kalmış ve finalde ezeli rakibi Fenerbahçe'yi 69-58 yenerek Avrupa'nın 1 numaralı kupası olan Euroleague Women'ı müzesine götürmüştür.
2013-2014 sezonunda Türk spor tarihinde bir ilki gerçekleştiren Galatasaray Spor Kulübü, yarıştığı futbol, erkek basketbol, kadın basketbol, tekerlekli sandalye basketbol, bayan voleybol ve erkek voleybol branşlarında mücadele ettikleri branşların tamamında aynı sezon içerisinde kendi branşlarının Şampiyonlar Liglerinde mücadele ederek ulaşılması zor bir başarıya imza atmıştır.

TT  ARENA GS STORE

7 Şubat 2012'de Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve Galatasaray Profesyonel Futbol Takımı oyuncuları tarafından açılmıştır. Ali Sami Yen Spor Kompleksi içinde yer alan GS Store, Türkiye'nin en büyük Spor kulübü mağazası olma özelliğini taşımaktadır. Galatasaray Kulübü mimarları (Coşkun Peküstün ve Ayşegül Uslu) tarafından stadın mimarisinden esinlenerek tasarlanmış, ayrıca stad müellifi Mete Arat'ın onay ve desteği alınmıştır. Aslanlıyol da üst örtü olarak tasarlanan mağaza; taraftarın takımının ürünlerine en kolay ulaşabilecek şekilde planlanmıştır. Sponsorlardan Nike mağaza içinde kendisine ayrılan %35 bölümünün mobilya ve dizaynını hazırlamıştır. GS Store içinde Ali Sami Yen Stadı'nın koltuklarından oluşan bir bölüm içermektedir ve buraya Ülker Fanzone adı verilmektedir. İçinde yürüyen merdiven ve asansör içeren mağazada Türkiye'de ilk olan kendi kramponunu tasarlama makinesi de bulunmaktadır.

İSTANBUL


İSTANBUL




 İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti. Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan şehir, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34. sırada yer alır. Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir. İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur.İstanbul, tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan ; Avrupa'nın ve Türkiye'nın en kalabalık şehridir.Yaklaşık 12 milyonluk nüfusuyla dünyada kalabalık şehirlerinden biridir. 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle dünyada 34. sırada yer alır. Türliye'nınnin kültür ve finans merkezidir. İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur. İstanbul'un Avrupa'daki bölümüne Rumeli yakası, Asya'daki bölümüne ise Anadolu yakası denir. Dünyada iki kıta üzerinde kurulu tek metropoldür. 40 ilçesi vardır. 

Coğrafya

İstanbul'un kuzey ve güneyi denizlerle çevrili.Kuzeyinde Karadeniz,güneyinde Marmara Denizi vardır. Batısında Tekirdağ'ın Çerkezköy, Çorlu, Marmara Ereğlisi ve Saray ilçeleri, doğusunda Kocaeli'nin Gebze, Körfez ve Kandıra ilçeleri bulunur. Boğaziçi'ndeki Fatih Sultan Mehmet ve Boğaz Köprüleri
şehrin iki yakasını birbirine bağlar. İstanbul, idari olarak 32 ilçe, 112 köye ayrılır. 

İklim

İstanbul'un yazları sıcak ve nemli; kışları soğuk, yağışlı ve bazen karlıdır. Yıllık yağmur düşüşü 870mm dir. Nem yüzünden, hava sıcak olduğundan daha sıcak; soğuk olduğundan daha soğuk hissedilebilir. Kış aylarındaki ortalama ısı 7°C ile 9°C civarındadır ve kar yağışı genelde görülür. Kış aylarında bir iki hafta kar yağabilir. Haziran'dan Eylül'e kadar otalama sıcaklık 28°C dir. 

En sıcak ay Haziran (23.2)°C, en soğuk ay da Ocak (5.4°C) dır. Şu ana kadar en sıcak hava; Ağustos 2000'de 40.5°C olarak kaydedilmiştir. En soğuk hava ise; Şubat 1927'de -16.1°C olarak kaydedilmiştir. 

Şehir biraz rüzgarlıdır; ortalama rüzgar hızı saatte 17km dir. 

Yaz en kuru mevsimdir, ama Akdeniz iklimlerin aksine kurak mevsim yoktur. 

Nüfus

İstanbul'un nüfusu son 25 yılda 4 katına çıkmıştır. İstanbul'da yaşayanların yaklaşık %65'i Avrupa yakasında; %35'si de Anadolu yakasında yaşar. İşsizlik sebebi ile bir çok insan İstanbul'a  göç etmiş, genelde şehir etrafında gecekondu mahalleleri oluşturmuştur. 





GALATA KULESİ

Kule 1349'da Cenovalılarca Galata'yı çevreleyen surların başkulesi olarak inşa edilmiştir. Yapılışı hakkında çeşitli söylentiler vardır. Başlangıçta isa Kulesi olarak adlandırılan kule, Osmanlılar döneminde zindan ve gözlemevi olarak kullanılmıştır. Yangın ve fırtınalardan sonra sık sık restore edilen bina, son olarak 1964'de onarım görmüş ve 1967'de yeniden kullanıma açmıştır. Galata semti, her gün yeniden keşfedilmeyi, yapraklarının daha sık karıştırılmasını bekleyen bir tarih kitabı gibidir.
Halic’in, tarihi İstanbul’un, Boğaziçi girişinin ve Asya yakasının benzersiz manzarası en muhteşem şekilde Galata Kulesinden görülür. Limanı ve şehri gözetlemek gayesi ile kurulan kule değişik amaçlarda asırlarca kullanıldıktan sonra, günümüzde de orijinaldeki gibi, manzarayı seyretme işi görmektedir. Asansör ile çıkılan kulenin üst iki katı restaurant ve gece kulübü olarak organize edilmiştir. Buralardan ve panorama terasından İstanbul’un görünümüne doyum olmaz. Buraya özgü atmosfer ve güzel bir manzarada, oryantal dansözler, folklor ekipleri, şarkıcılar ile renkli İstanbul geceleri yaşanır.   



TAKSİM

Taksim semti ve meydanı adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği", 
Taksim Maksemi'nden almıştır. Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor. Meydanın başlangıcından Tünel'e kadar nostaljik tramvay çalışır. 



Taksim Meydanı
Taksim Meydanı
Taksim Meydanı’nın simgesi haline gelen Cumhuriyet Anıtı İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılmış, 1928 yılında yerine yerleştirilmiştir. Anıtın yapımı 2,5 yıl sürmüş, anıt taş ve bronz kullanılarak yapılmıştır. Maliyeti için halktan para toplanmıştır. Cumhuriyet dönemi anıtlarından ilk defa figüratif bir anlatımla 
Atatürk'ü ve yeni düzeni anlatan bir heykeldir. Anıt dikilmeden önce Taksim'de alan özelliği yoktu. 








KAPALI ÇARŞI

Kapalı Çarşı dünyanın en eski ve büyük kapalı çarşısı İstanbul şehrinin merkezinde yer alır. Dev ölçülü bir labirent gibi, 60 kadar sokağı, üç binden fazla dükkânı ile Kapalı çarşı, İstanbul’un görülmesi gereken, benzersiz bir merkezidir. Adeta bir şehri andıran, bütünü ile örtülü bu site zaman içerisinde gelişip büyümüştür. 
15. yüzyıldan kalan kalın duvarlı, bir seri kubbe ile örtülü eski iki yapının etrafı sonraki yüzyıllarda, gelişen sokakların üzerleri örtülerek, ekler yapılarak bir alış veriş merkezi haline gelmiştir. Geçmişte burası her sokağında belirli mesleklerin yer aldığı ve bunların da, el işi imalatının sıkı denetim altında bulundurulduğu, ticari ahlak ve törelere çok saygı gösterilen bir çarşı idi. Her türlü değerli kumaş, mücevherat, silah, antika eşyalar, konusunda nesillerce uzmanlaşmış aileler tarafından, tam bir güven içinde satışa sunulurdu. Geçen yüzyılın sonlarında deprem ve birkaç büyük yangın geçiren Kapalı Çarşı eskisi gibi onarılmışsa da, geçmişteki özellikleri, yozlaşarak değişikliğe uğramıştır. Kapalı Çarşı günün her saatinde hareketli ve kalabalıktır. Esnaf, ziyaretçileri ısrarlı olarak kendi mağazasına çağırır.Çarşı girişinde gelişen konforlu, büyük mağazalar Türkiye’de elde imal edilen ve ihracatı yapılan hemen bütün eşyayı satışa sunmaktadır. El halıları ve mücevherat geleneksel Türk sanatının en güzel örnekleridir. Bunlar kalite ve orijin belgeleri ile satılır ve dünyanın her tarafına garantili gönderme yapılır. Halı ve mücevheratın yanında meşhur Türk işi gümüşten yapılmış eserler, bakır, bronz hediyelik ve dekoratif eşyalar, seramik, oniks ve deriden mamul, üstün kaliteli, Türkiye hatıraları zengin bir koleksiyon oluştururlar. 


KIZ KULESİ

Kız Kulesi hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapı. 
Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II Mahmutun, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrsı vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
Kızkulesi ile ilgili anlatılan ilk hikaye; Ovidius'un kaydettiği bir aşk hikayesi. Zamanında Üsküdar sırtlarında Tarnıça Afrodit adına bir tapınak vardır. Hero'da genç kızların görev yaptığı bu tapınağın rahibelerindendir. 

Kulede kumrulara bakmakla görevlidir. Aşka yasaklıdır. Her ilkbaharda doğanın uyanışı adına tapınak çevresinde törenler yapılır, çevre şehirlerden insanlar akın akın tapınağın çevresine gelir, yenilir içilir, aşkı bulamayanlar Afrodit'e ma­bedinde yakararak aşkı yaşayabilmek için yakarırlar. Bo­ğazın karşı kıyısında oturan Leandros'ta bu törene katılmak için tapınağa geldiğinde Hero'yla karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına tanıklık eder. Leandros'un yüzerek kuleye geldiği fırtınalı bir günde kıskanç bir rahip feneri söndürür. Karanlıkta yolunu kaybeden Leandros boğazın sularına gömülür. Sevgilisinin öldüğünü gören Hero da kendini Kızkulesi'nden Boğazın sularına bırakır. 

Kuleyle ilgili söylencelerden biri de Kleopatra'nın sonuna benzer bir sonun anlatıldığı yılan hikayesidir. Kehanete göre kralın birine, çok sevdiği kızı onsekiz yaşına geldiğinde bir yılan tarafından sokularak öleceği söylenir.Bunun üzerine kral denizin ortasındaki bu kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesi zehirler. Kral, kızına demirden bir tabut yaptırarak Ayasofya'nın giriş kapısının üstüne yerleştirir. Bugün bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın ölümünden sonra da onu rahat bırakmadığına dair hikayeler anlatılır.